Kayıtlar

Haziran, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Taş Devri Diyetinin “Tam Tersi” Uzun Yaşam İçin En İyisi Olabilir

Resim
Çizim tahtasına geri dönüyoruz. Avustralya’da yapılan son araştırmaya göre, protein bakımından düşük ve karbonhidrat bakımından zengin olan bir beslenme düzeni, uzun ömür ve obeziteyle mücadele konularında fayda sağlayan bir hormonu teşvik etmede en etkili yöntem olabilir. Cell Metabolism  bülteninde yayınlanan çalışma, temel olarak karaciğerde üretilen ve gençlik çeşmesi adıyla bilinen Fibro Blast Büyüme Etmeni 21’in (FGF21) rolü konusunda daha berrak bir görüntü oluşturuyor. Önceki çalışmalarda FGF21’in iştahı frenleme, metabolizmayı yatıştırma, bağışıklık sistemini geliştirme ve ömrü uzatmada pay sahibi olduğu bulunmuştu. Ayrıca şu anda diyabet için iyileştirici bir hedef olarak kullanılıyor fakat bu hormonun vücutta nasıl tetiklendiği ve salındığı ile ilgili fazla bilgi yok. Şimdi Sidney Üniversitesi’nde bulunan Charles Perkins Merkezi’ndeki araştırmacılar, karbonhidrat bakımından yüksek ve protein bakımından düşük olan beslenme düzenlerinin, farelerdeki FGF21 sevi...

KİLO İLE SAVAŞTA YEPYENİ BİR SİLAH - Mikro'BALLOON (Mikrobalon) Teknolojisi

Resim
Bilindiği üzere diyet programlarının temel prensibi kişilerin porsiyon kontrolü yapmalarını (kararında yemek yemeyi) zorlamak üzerine kuruludur. Fakat buradaki en büyük handikap kişilerin aç kalarak programları bırakmaları ile yaşanmaktadır. Mikro'BALLOON (Mikrobalon) işte tam burada devreye giriyor. Mikroteknolojik bir ürün olarak çok basit bir şekilde açlık yönetimi ve porsiyon kontrolü için etkili bir silah görevi görüyor. Mikro'BALLOON içerisinde  mikrokürecikler içeren kapsüllerden oluşuyor. Mikroküreler su ile içildikten sonra mide de suyu emerek ilk hacminin 300-800 katına kadar şişebiliyor ve mideyi içi su dolu baloncuklarla dolduruyor.  Kişi ister diyet yapsın ister rutin besleniyor olsun mide dolu olduğundan doygunluğa ulaşmak için tüketilmesi gereken yiyecek miktarı doğrudan azalıyor. Daha az yiyecek tüketen kişi mide dolu olduğundan açlık hissetmiyor ve porsiyonlarını küçültmüş oluyor. Hiçbir yan etkisi ya da zararı olmayan ürün yiyeceklerle birli...

Bazı Şeyleri Unutmak Aslında Sizi Daha Akıllı Yapıyor

Resim
Bu şey hatırlanmaya değer. Yapılan yeni bir araştırma, unutkanlık nöbetlerine sebep olan şeyin, aşırı bilgi ile yüklenmediğimizden emin olmak için tasarlanmış beyindeki bir güvenlik mekanizması olabileceğini öne sürüyor. Diğer bir deyişle bu durum, beynin işleyişinin sağlıklı bir parçası. Eğer evinizin anahtarlarını nereye koyduğunuzu sürekli unutuyorsanız, bu bilgi sizi biraz rahatlatabilir. Kanada’daki Toronto Üniversitesi’nde bulunan iki araştırmacıya göre bellek, en doğru bilgiden ziyade, gelecekte akıllı kararlar vermemize yardımcı olabilecek en faydalı bilgiyi iletmeye yardımcı olmayı amaçlayan bir yapı. Araştırmacılardan biri olan Blake Richards  şöyle açıklıyor : “Beynin alâkasız detayları unutması ve bunun yerine gerçek dünyada karar vermeye yardımcı olacak şeylere odaklanması önemli bir şey.” Richards  şöyle söylüyor : “Eğer yeryüzünde yön bulmaya çalışıyorsanız ve beyniniz sürekli çelişkili anılar getiriyorsa, bu sizin bilgili bir karar vermenizi zorl...

Aşırı Dozda D Vitamini Kullanımı Obeziteye Yol Açabilir Mi?

Resim
Yüksek dozda vitamin kullanmanın bir zararı olmayacağı düşünüyor olabilirsiniz. Sonuçta, vitaminlerin insan vücuduna sayılamayacak kadar çok faydası var. Yüksek dozda vitamin kullandığınız zaman ne olabilir ki? Yüksek dozda alınan vitamin hapları etkisini hemen göstermez. Diğer ilaçların aksine- mesela Tylenol- vitamin haplarının olumsuz etkileri, aşırı doz alınımının belli bir süre devam etmesinden sonra ortaya çıkıyor. Fazla dozda D vitamini aldığınızda bir takım olumsuz yan etkiler görülebilir. D vitamini yağda çözündüğü için eğer çok fazla D vitamini alırsanız, diğer suda çözünen vitaminler gibi idrar yoluyla fazlalığı atamazsınız. D vitaminin fazlası, atıklarla birlikte atılmak yerine daha sonra kullanılmak üzere vücudunuzdaki yağ bulunan yerlerde birikecektir- bu durum aşırı doz kullanımının bellirli bir süre devam etmesiyle oluşur. Her gün bir ya da iki vitamin hapı almanın bir zararı olmayacağı düşünülüyor. Aslında, herhangi bir D vitamini hapı kullanıyorsanız ve b...

Yoga, Fiziksel Tedaviye Alternatif Olabilir mi?

Resim
Kısa cevap: İleride belki. Şu an için hayır.  Amerikalılar her yıl yaklaşık 200 milyar dolarlık “sırt ağrısı tedavisi” harcaması yapıyor. İşin kötü yanı bu tedavilerden memnun değiller. Bağımlılık yapan ağrı kesiciler ve fiziksel tedaviler arasına sıkışıp kalmış durumdalar. Sayıları ise azımsanacak kadar az değil: Her 10 Amerikalıdan bir tanesi kronik sırt ağrısından muzdarip. Son yıllarda artan çalışmalar gösteriyor ki, yoga yapmak sırt ağrısına iyi geliyor. Geçtiğimiz hafta  Annals of Internal Medicine  dergisinde yayınlanan bir rapora göre sırt ağrısının tedavisi için yogayı seçmek fiziksel tedaviler kadar etkili bir seçim. Bu doktorların hastalarına tedavi yöntemi olarak yogayı bir seçenek olarak sunabilmeleri açısından iyi bir gelişme. Boston Tıp Merkezi’nde gerçekleştirilen deneyde kronik sırt ağrısına sahip olan 320 hasta üç gruba ayrıldı. Bir gruba ağrı ile nasıl başa çıkabileceğini anlatan çalışmalar ve bültenler verildi. İkinci grup 15 sean...

Neden Kirpiklerimiz Var?

Resim
Georgia Teknoloji Enstitüsü’nden bir grup bilim insanı kirpiklerin görevini anlamak istiyordu. Bu doğrultuda yapay kirpikleri bir rüzgar tüneline sokarak test ettiler. Bir mühendislik öğrencisi olan Guillermo J. Amador’un liderliğini üstlendiği ekip ufak bir rüzgar tüneli oluşturdu ve yapay kirpikleri test etti. Bu kirpiklerinden birisi bildiğimiz insan saçından yapılma kirpik, bir tanesi sentetik ağ ve bir tanesi de su geçirmez kağıt. Her halkanın içine küçük aluminyum diskler yerleştirildi. Araştırmacılar diskleri su ile doldurdular, bu şekilde göz yuvarlağının yüzeyini taklit etmiş olacaklardı. Bunları tünelin içerisine koyduktan sonra yapıların içerisindeki suyun buharlaşma miktarlarını ölçtüler. En az buharlaşma su geçirmez kağıtta oldu, fakat bu yapı görüşü engelliyordu. Yapılar tüm kriterlere göre kıyaslandığında tabii ki en uygun yapı insan saçından yapılan kirpikler oldu. Yani bizim sahip olduğumuz kirpikler. Yapay kirpikler ve hava tüneli. Yapılan bir diğer k...

Kıvırcık Saçın Sebebi Ne?

Resim
Kısa cevap  Saç tellerindeki asimetri Bir saç telinin kıvırcık ya da düz olması, ilk bakışta basit bir mesele gibi görünse de, aslında bir hayli karmaşık. Öncelikle, insanlar saç dokularını kısmen genetik olarak devralıyor. 2009’da dalgalı ve kıvırcık saçlar üzerine yapılan bir araştırma, bu özelliklerin %85 ila 95 oranında genlerden geldiğini ortaya koydu. Bu da her on saçtan dokuzundaki doku çeşitliliğinin DNA’mızdan kaynaklandığı anlamına geliyor. Peki, tek bir saç teline bu nasıl yansıyor? Araştırmalara göre bir saç telinin kıvırcıklığını, folikülünün yapısı belirliyor. Folikül asimetrikse, ürettiği saç da oval biçimli oluyor ve kıvrılıyor. Simetrik ise saç teli yuvarlak ve düz oluyor. Kıvırcık saçları bileşimine ve yapısına göre tanımlamak da mümkün. Fransa’da L’Oréal kozmetik firması için çalışan bir araştırma ekibi, kıvırcık ve düz saç tellerini elektron mikroskobunda incelemiş. Düz saçların kesiti dairesel ve yapısı simetrik çıkmış. Ancak kıvırcık saçlarda keratin da...

Kahvaltı, günün en önemli öğünü olmayabilir!

Resim
Bilim, ağırlığını koyuyor. Geçen yüzyılın ortasında, ünlü beslenme yazarı Adelle Davis, insanlara kahvaltıyı bir kral gibi yapmalarını, öğle yemeğini bir prens gibi yemelerini ve akşam yemeğini bir yoksul gibi yemelerini tavsiye etti. Tavsiyesi tuttu. Kahvaltı yapan yetişkinler üzerinde yeni yapılan incelemeler, kahvaltıda krallar gibi mi yememiz yoksa bunu tamamen atlamamız mı gerektiği konusunda soru işaretleri oluşturdu. Her şeyden önce, “günün en önemli öğünü”, ister kahvaltı, ister öğle yemeği veya akşam yemeği olsun, bir insanın herhangi bir yemeğe vermemesi gereken bir isimdir. Keyfî olarak belirli bir öğünün en önemli olduğunu belirlemeye yeltenmek mantıklı değildir, fakat kahvaltının bu oldukça azametli ismi almasına katkıda bulunmuş olabilen, ortak kabul görmüş birkaç tane gerçek vardır. Bu görüşleri düşünürken, bazılarının sizin umduğunuz önemde delile sahip olmadığı belirgin hale gelir. İşte, kahvaltı hakkında sık sık sorulan sorulardan ve kanıtlardan bazıları. Gör...

Yavru Kuşların Öğrenme Süreçleri, İnsanların Tedavisine Katkı Sağlayabilir!

Resim
İnsanlar gibi yavru kuşlarda nasıl iletişim kuracaklarını sosyal çevrelerinden öğreniyorlar.  The Proceedings from the National Academy of the Sciences’ daki çalışma sadece sosyal ilişkilerin gelişim üzerindeki önemli rolünü göstermekle kalmadı, aynı zamanda beyindeki nörotransmitter (sinir hücreleri arasında iletişi sağlayan bit tür kimyasal) üretimine de yol açtığı öğrenildi. Nörotransmitterler, öğrenimin daha rahat kalıcılaşmasında yardımcı olabilir. Kuşların, sesleri nasıl tekrar ederek öğrendiklerini anlamak için Quebec’deki McGill Üniversitesi araştırmacıları Afrika Hint Bülbülleri üzerinde çalıştı. İki farklı gruba bölünen Hint Bülbülü yavrularından bir grup, şarkı söyleyebilmesi için ailesi tarafından eğitilirken, öbür gruba ses sistemi yardımı ile öğretildi. Eğitim süreçlerinden sonra yavru kuşların her biri ayrı tutuldu. Araştırmacılar, kısa bir süre için bile olsa, sosyalleşerek eğitim görmüş yavruların şarkı söylemeyi çok daha iyi öğrendiklerini keşfettiler. Ayrı...

Güzellik Ürünlerindeki Kimyasallar Antarktika’da Birikiyor

Resim
Kar dediğiniz o kadar da saf değil Her gün bir sürü halkalı uçucu metil siloksanla temas ediyorsunuz ama haberiniz bile yok. Bu havalı isim, içlerinde nemlendiricilerin ve diğer kişisel bakım ürünlerinin de bulunduğu birçok insan yapımı üründe yer alan bir kimyasal gurubuna işaret ediyor. Environmental Science & Technology’de kısa süre önce yayımlanan bir makaleye göre bilim insanları bu bileşikleri en beklenmedik yerde, Antarktika’da buldular. Bu kimyasallar toprakta, bitkilerde, fitoplanktonlarda ve krillerde görüldü ki bu çok şaşırtıcı, çünkü söz konusu kimyasal maddelerin buharlaşarak atmosfere karışması ve orada çözünmesi bekleniyordu. Kanada’da yapılan bir değerlendirmede araştırmacılar bu siloksanların daha yaygın bir tanesi olan dodekametilsiklohekzasiloksanın (iyisi mi biz ona D6 demekle yetinelim) atmosferde iki günden fazla kaldığını ve düşük de olsa “uzak yörelerde toprakta ya da suda birikme potansiyeli bulunduğunu” ortaya çıkardılar. Bu yeni kanıtlar gösteriy...

Köpekler Size Mutlu ya da Mutsuz Olduğunuzu Söyleyebilir

Resim
Günün sonunda köpeğinize döndüğünüzde gerçekten size kötü bir gün geçirdiğinizi söyleyebilir. Viyana Üniversitesi Tıbbı Veterinerlik Bölümünden araştırma ekibi köpeklerin bizlerin yüz ifadelerini okuyabildiğini ve mutlu ya da mutsuz olduğumuzu anlayabildiğini gösterdi. İlk olarak köpeklerin insanlar harici diğer hayvanlara nazaran yüz ifadelerini daha iyi anladığı sonucuna ulaşıldı. Ekip köpekleri, insanların mutlu ya da mutsuz olma durumlarını tanımlamaya alıştırdı ve ve ikisinden birini tercih etmelerini istedi. Alıştırmada insan yüzlerinin yarısını köpeklere göstererek, duygusal yansımaların yüzün tamamında tanımlamarını engellediler ve ardından köpeklere, doğru yüzü işaret ettiklerinde ödül verdiler. Bütün bu antrenmandan sonra, araştırmacılar, köpeklere farklı yüzler gösterdiklerinde antrenmanda yüzün hangi tarafı gösterildiyse, hiç görmedikleri yüzün aynı tarafındaki duygu yansımalarını tanımlayabildiklerini gördüler. Köpekler büyük oranda antrenmanda olduğu gibi doğru yüz...